MEDYALOJİK- İstanbul'da aynı evde yaşayan yetişkin 4 kardeş ardında Antalya'dan 4 kişilik ailenin toplu ölüm haberleri geldi. İki hadisenin de intihar olduğu bırakılan notlardan anlaşıldı. Gündeme oturan intihar olgusuna dair sorular geldi peşi sıra. 'Devlet toplumun intihar eğilimini sürekli ölçümleyebilir mi?' sorusu da bunlardan biri.
Evet, bazı gelişmişliği yüksek ülkelerde toplumun intihar eğilimi sürekli ölçümlenerek takip edilebiliyor. Bu amaçla GSM ve şebeke hatlarından yapılan görüşmeler, hiçbir şekilde semantik içeriğe ulaşmadan; sadece konuşmalardaki analizlerin matematiksel karşılıkları olarak derlenmektedir. Alınan doğru örneklemdeki kişilerin depresif olduğu, kendini umutsuz ve değersiz hissettiği ya da çaresiz kaldığı ölçümlenerek intihara ne kadar yaklaşıp yaklaşmadığı anlaşılabiliyor.
Bütün bu incelemeler örneklemden elde edilen ses verisiyle yapılan duygu analizleriyle mümkün olmaktadır. Devletin ve GSM firmalarından elde ettiği ses verileri, değişik katmanlarda ele alınmakta ve her seferinde uygun bir örneklem değişik periyodlarla, tercihen haftalık, analize tabi tutulmaktadır. Yani hemen hemen herkesin bireysel durumu ve toplumsal psikolojiye etkisi ölçülmektedir.
Elde edilen ölçümler toplumun gerilimini ve tatmin düzeyini ortaya koyuyor. Elde edilen sonuçlara göre, ülkeler yatırımlarını dahi yönlendirebiliyorlar. Örneğin toplumsal depresyonun fazla olduğu durumlarda, kültür sanat faaliyetlerine ağırlık veriliyor, o yıl maaşlara, son on yılda yapılmayan bir zam yapılabiliyor.
İntihar vakaların da ise; farklı stres düzeylerindeki anomalilerin anlattığı tatminsizlikler, tamamen negatif gerilimler ölçümlendiği durumlarda toplumun intihar eğilim düzeyinin arttığı anlaşıldığı için, bireylere hemen hemen tüm iletişim kanallarından farkında olamayacakları bir biçimde anti-intiharcı diye genelleyeceğimiz içeriğe sahip yayınlar devlet eliyle ulaştırılıyor. Grup ve aile ölçeğinde intihar eğiliminde olan kişilerin önemli bir kısmı, bu yolla önceki duygu durumlarından uzaklaştırılıyor. İşte gerçek anlamda toplumsal mühendisliğin karşılığı bu olsa gerek.
Bu analizlerin hemen hemen tamamı; duygusal ve bilişsel stres, konsantrasyon, sıkılma, çekinme, korkma, üzüntü ve sinirlilik gibi duyguların düzeyinin belirlenmesine dayanıyor. Bu analizleri sürekli yapmakla görevli kurumlar, toplumun gerilim ve tatmin düzeyinin sürekli ve düzenli bir biçimde ölçülmesi yoluyla, devletin bu yönde tedbir alması ve politika belirlemesi için doğruluğunu bilimden alan güçlü bir veri de oluşturmuş oluyor.
Comments